BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

26 Haziran 2009 Cuma

Moonwalk


Bülent Ersoy' un erkek zamanına yetişemedim ama onun zenci zamanına yetiştim. Bazı insanlar tanrıyı karşısına alarak zamana ve sisteme karşı dururlar. O durdu. Kral çıplak demek isterken kendi tenini soydu.Onlar bizi gerçekten umursamıyor demişti. Dediği çıktı.



5 Haziran 2009 Cuma

want - need

- what you want?
- a peaceful soul
- what you need?
- a bigger gun

life - season 1

24 Mayıs 2009 Pazar

Cani

Sadece sokakta yürüdüğünüz için dayak yemek hoşunuza gider mi? İnsanlar yanınızdan geçerken ya koşuyor ya da nazik popolarını duvara dayayarak sıvışıyor! Her yaştan insan kafanıza taş atıyor hemde sadece orada olduğunuz için. Küçük bir kız çocuğu yaklaşıyor, gözlerinizin içine bakıyor ve elini uzatıyor, uzattığı anda annesi tarafında hırpalanarak sizden uzaklaştırıyor. Koşmaya başlıyorsunuz, koştukça şiddet hızlanıyor. Eğlence olsun diye birileri sizi naylon torbaya sokmaya çalışıyor. Saklanacak bir yer bulduğunuzda ise su ve yemek gibi temel ihtiyaçlarınız için yardım dileniyorsunuz ama kimse duymuyor, hoş duysa da umursamıyor. Neden? Çünkü siz bir petşop camında değil, kaldırım kenarında doğan bir sokak köpeğisiniz...

http://www.youtube.com/watch?v=xfEAeYbQ3sU

not: çok uzun süredir hıçkırmadıysanız köpeğin gözlerine bakın.

29 Nisan 2009 Çarşamba

Stress

Artık kapris tarihe karışsın istiyorum. Bir de gereksiz iddialar...

İnsanlar neden inatlaşır? İnat neyin göstergesidir? Çok bildiğinin mi yoksa insanların çok bildiğine inandırmak için bir kasış mıdır? Ben konuşmaktan çok dinlemeyi severim. Bir şeyi bilmiyorsam öğrenmeye çalışırım. Öğrendikten sonra da gerektiği zaman cümle içinde kullanırım ama inat etmem. Bir konuda ayrıntılı bilgiye sahip olan insanlara saygı duymuş ve dediklerini 1. elden kabul etmişimdir. Ama fakat lakin (evet 3'ü birden), 25 yıllık hayatımda takdir edersiniz ki azda olsa bazı hobi, sosyal etkinlikler, sanat dalları gibi konularla ilgilenmiş biri olarak benim de bir şeyler biliyor olmam saçma olmaz kanımca. Bazı insanların her şeye sahip çıkması, o konu üzerinde tek bilgi sahibi olma kaprisini kavga çıkaracak kadar ileri götürmesine anlam verememekteyim. insanların araştırma yapması çok süperde biz diğer faniler de belki hayatın o bölümünden geçmişizdir ha? Çok mu zor bir şeye bilmiyorum demek? Ben, bilmiyorum kelimesini çok severim, sık sık kullanırım. Çünkü insanın çok fazla bildikçe alerji geliştirdiğini düşünüyorum. Bu noktada, çok konuda fikir sahibi olmak mı, belli konularda tam bilgili olmak mı daha iyi onu tartışmak lazım! Ama bildiğimden emin olduğum tek şey, fazla bilmek insan psikolojisi açısından iyi değil! Sinir yapıyor, gaz yapıyor, hazımsızlık yapıyor. Bilginize...



21 Mart 2009 Cumartesi

Ben acaba...

Güçlü müyüm? Yoksa güçlü rolümü yapıyorum? İçime atmak bir fedakarlık mı yoksa acizliğim mi? Yetememek benim suçum mu, yoksa benden mi çok şey isteniyor? Yeteneksiz miyim, yoksa imkanlarım mı el vermiyor? Şanssız mıyım, yoksa çok mu şanslı? Terbiyesiz miyim, yoksa sabrım mı taştı? Saf mıyım yoksa salak mı? Çok mu yaşlıyım, yoksa yenimi başladım? Yapabilir miyim, yoksa hiç denemesem mi? Duygusal mıyım, ağlak mı? Sinirli miyim, tahammülsüz mü? Ben bu kadar mı kendimi bilmiyorum?

19 Mart 2009 Perşembe

Erkekler kadınları içkilerinden tanıyor!




Erkekler, kadınları bir barda veya içkili bir ortamda içtikleri içkilere göre değerlendiriyormuş! Ben e-kolay'ın yalancısıyım...



Bira: Bira içen kadınların, delikanlı gibi olma istekleri vardır. Doğal ve eğlenceli bir kişiliğe sahiptirler; fakat kadınlıkları ile ilgili sorunları vardır.

Martini: Martini içen kadınlar güçlü kadınlardır; aynı zamanda da iyi içicilerdir. Martini kadınları genelde streslidirler, her an depresyona girebilirler. Ama o durumlarından kurtulmak için de uğraşırlar.

Scotch ( İskoç viskisi): Bu içki “zeka” anlamına gelir. Scotch içen kadınların ayakları yere basar; kim olduklarını bilirler ve başkalarının ne düşündüğü onlar için önemli değildir.

Margarita: Bu kadınla takılmak oldukça zevklidir. Zariftir, modayı takip eder, eğlenceyi de çok sever. Bilim adamı zekası var diyemeyiz fakat oldukça akıllıdır.

Kırmızı Şarap: Şarap seven kadınlar genelde sağlıklarına düşkündürler ve tutucu ve ölçülüdürler. Onlarda anne şefkati vardır, bu yüzden hassas ve sıcakkanlıdırlar. Şarabın boğazlarında bıraktığı o sıcaklığa bayılırlar.

Şampanya: Şampanya içen kadınlar elit takılırlar, insanların kendileri hakkında entelektüel olduklarını düşünsün isterler ve Fransız kadını olma arzuları vardır; içlerinde de dönüp duran birkaç fantazi...

Cosmo: İşte başka bir tutucu kadın. Bu tür kadınlar genelde akıntıya kapılmazlar fakat kendilerini de bilgili göstermek için gereğinden fazla uğraşırlar.

Rom & Kola: Bu kadınlar oldukça eğlenceye düşkündürler ve yerlerinde duramazlar. Eğer bir bardak rom konuşabilse : “Bu akşam kopmaya gidiyoruz.” derdi.

Rakı: Rakı içen kadınların muhabbetlerine doyum olmaz... Bir kadın rakı içiyorsa, her ortama uyum sağlamayı bilen güçlü bir kadındır...

Vodka: Vodka içen kadınlar eğlenmeyi seven ve asi kadınlardır. Ertesi günü düşünmeden anı yaşamayı ok iyi bilirler... Fakat bazen çok somurtkan olabilirler...

15 Mart 2009 Pazar

neden-sebep-niye???

Neden yabancı gelin?

Bu sorunun cevabını arıyorum.
Birincisi neden yabancı gelin diye bir program var? Bunca sene kocaları ayartılıyor diye televizyonlarda feryat figan giden kadınlar neden gündüz kuşağında hangi yabancı gelinin daha iyi olduğunu tartışır hale geldiler? Aksaray- Laleli piyasasının official olma çabası neden? Hali hazırda kendi örf ve adetlerinde yetişmiş kızlara bin bir kusur bulan kaynana bozuntuları hangi akla ve mantığa hizmet yabancı uyruklu gelinlerden hayır beklemekte? O kızların madem her türlü hal ve hareketi sana ters neden kendini ve çocuğunu maskara etmektesin? Hadi o kızlar görüntü itibariyle başka sektörlerde görünebilme ihtimaline karşın yarışıyor diyelim, senin Aksaray piyasasına eğilimin neden şuursuz oğlan annesi? Oğlunın namusuna, ahlakına göre kız arayan bir yudum insanlar, size sesleniyorum aklınızı başınıza toplayın! 'ayyyyyy akşamüstü benim oğlanın kucağına oturduuuuuuu' diye yaygara koparacağınıza, kucak hasretinize kocanızın yanına dönerek bir son verin, siz de rahatlayın biz de.


14 Mart 2009 Cumartesi

Pembe Kakalılar


Ben hayatımda hiç bu gruba dahil olamadım, üzgünüm.

Bunların her şeyi mükemmeldir. Ağızları kokmaz, osurmazlar, geğirmezler, karınları gazdan şişmez, kakaları kötü kokmaz. Onlar her zaman, haydi bakalım Oscar törenine dediğinizde hazırlanması 10 dk. sürecek kadar bakımlı, onlar her zaman gittikleri mekanda sahne alacaklarmışçasına güzel, süslü ve hazırdırlar. Onların saçları her daim temiz ve yumuşaktır. Yüzleri ise makyajları olmasa bile insan içine çıkabilecek pürüzsüzlükte. Çok iyi okullarda okumuş da olabilirler okumamış ta. farketmez ki, onlarda herhangi bir eksik görünmeyecektir. Yaptıkları en basit işler bile, savaş halinde olan iki ülkeyi barıştırmış bir dış işleri bakanı kadar alkış alır. Onlar kıyafetin, modanın, müziğin dibine vurmuşlardır. Pardon yanlış oldu onlar dibe vurmazlar, nirvanasına çıkmışlardır demek istedim. Mesela onların ayrıntılı cümle kurmasına da gerek yoktur. Onlar baş harfini söylesin biz insan müsfetteleri onları yormadan cümlelerini tamamlarız. Her şeyden haberleri vardır, herkesi tanırlar. Özellikle 'celebrity' kankaları çoktur. Onlarla, mutlaka geçen hafta bir mekanda karşılaşmışlardır ya da mutlaka bir yerlere giriş öncelikleri vardır. Facebook ve msn listeleri hep çok kalabalıktır ama sanmayın ki onlar çabalar. Hele telefon hafızaları hem çok kalabalık hemde önemli insanlarla doludur ki aksi zaten yakışmaz. Kendilerine ait bir tarzları olduğu gerçeği vardır, onların giydiği kotlar Taksim' de asla ucuza satılmaz!! Satılsa bile diğer aciz fanilerde onlarda durduğu gibi durmaz. Herhangi bir insanın kalbini kırmış olsalar bile onlarınki kırıktan sayılmaz. Her birini birbirine senet gibi kırdırdıkları sevgililerinin gözünde hep evlenilecek yegane kızlardır, onun gibisi zor bulunurdur. Aldattığını yakalasalar bile ki bu imksansız, mutlaka haklı sebepleri vardır, öz kütleleri zeytin yağından bile azdır. Onlar sevgililerinden ayrıldıktan sonra en temiz duygularla anılıp ah ahhh diye iç çekilenlerdir. Bir de asla az populer işlerle uğraşmazlar, ya müzik sektörü ya medya ya sahne işleri, mutlaka poh pohun kabarık olduğu bölümlerde çalışırlar. Fen, matematik, bilim dallarında boy göstermemiş olabilirler ama kendi çevrelerinde genious olarak tanınırlar.

Onlar sevilmeli, sayılmalı, başımızın üstünde tutulmalı ve kakalarını pembe yaptılarından emin olunana kadar sefkat gösterilmelidir. Hadsizlik yapmayın.

9 Mart 2009 Pazartesi

Affetmek...

Uzun süre kin, öfke, ah ile yaşadıysanız metal yorgunluğu olur vücutta. Bir süre sonra küstünüz kişiden daha ağır gelir tavır alan taraf olmak ve serbest bırakırsınız onu. O içten dışa serbest bırakma yalnız ishal yoluyla değil, duygu yoluyla da olur. Bir nevi eskiye ait düşünceler, duygular kötü koku yaymadan çıkıverir. İşte bu affetmektir. Artık ona iyi - kötü bir şey hissetmemektesinizdir ve zamana bırakmışsınızdır. Zaman içinde zaten her şey kaybolur, kara delikler galaksileri yutuyor onu mu yutamayacak. Nefret insanlar üzerinde ağır bir yüktür. Birinden nefret etmek için efor sarfedersiniz, buna değecek bir insan da değildir. O zaman başkasının pis yükünü sırtlamanın ne alemi var diye düşünürsün. Affetmek için nefrete de gerek yok aslında olayları, günleri, mekanları da affedebilirsiniz. Olayları tesadüf ve zamanının gerektiği gibi olmuş diye adlandırsak hayat bize daha kolay olmaz mı?

Olmaz...En azından her zaman değil, şöyle ki; siyasi bir görüş savunur gibi savunduğumuz nefretlerimiz var. unutulmayı değil canlı tutulmayı hak eder onlar. Çünkü unutulursa hayatına yön veren büyük değişikliklerin sorumlularını da unutmuş olursun ki bu bize çok haksızlık olur. İnsanların zevk-i sefa içinde yaşamak uğruna kırdıkları kalp ve küçük hayatlara ikinci bir darbe olur onları affetmek. Bazı şeyler vardır ki onlar kutsal derecede kinlidir. Eleştirilmez, yargılanmaz, çıkış yolu aranmaz. Küçük bir çocuğun göz yaşını hiç bir felsefe hiç bir ritüel hiç bir inanış affettiremez. Bir daha karşı cinsle olan ilişkisni onaramayacak kadar büyük bir kırık bırakmış ve bunun acısını hayatı boyunca taşıyacak insanlara hadi affet de gidelim diyemezsiniz. Savaş yanlısı bir insan değilimdir. İnsanlar yaralarıyla yaşasın istemem ama hayatının yönünü değiştirmiş bir yaranın üzerine dövme yaptırmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Bazı çizikler bazı kesikler göz önünde olmalı. Çünkü orası temizlenirse eğer, insanda basic bulunan kanma isteği hortlar ve tekrar tekrar yaralar.

5 Mart 2009 Perşembe

+316-4424-4901

'Merhaba şu anda Tanrı ile görüşüyorsunuz. Şu anda evde yokum. Sinyal sesinden sonra mesajınızı bırakabilirsiniz!'
Hollandalı bi manyak böle bir hat almış ve insanların tanrıyla konuşurken rahatlayıp kendilerine döneceklerine inanıyormuş. güzel bi fikir olabilir, hattın ucundaki gerçekse! Sonra ben ne derim diye düşünmeye başladım ve işte seçenekler;

1. Merhaba, nasılsın demek sanırım saçma olur, ben de iyiyim diyeceğim ama sen onu da biliyorsun. Hepimiz sana duacıyız. Geçen gün dua ederken bir kaç arkadaşı unuttum ekleme yapmak için aramıştım...
2. Selam, ben bu hafta da devreden loto için arıyorum, bir sakıncası yoksa tabi sende uygun görürsen bu hafta artık bana çıkabilir mi? Yani tek kişi bilmemin de gereği yok bir kaç kişi arasında bende olayım istiyorum, saygılar.
3. Merhaba, bir şey soracağım eğer dayımı görürsen fotoğrafların durduğu torbayı kime vermiş nereye koymuş sorar mısın?
4. Selamın aleyküm, benim bir ricam olacaktı, işine karışmak gibi bir niyetim yok ama eğer mümkünse bana ayırdığın ömürden biraz kesip Fırat' a, anneme,babama ve anneanneme biraz daha verebilir misin? Teşekkürler
5. Merhaba, meşgul etmek istemiyorum fazla, sadece hep bir şeyler istemek için değil verdiklerin için de teşekkür etmek için aradım, Fırat bana baya bir iyi geldi. Teşekkür ederim.
6. Selam gene ben, şu benim iş konusu ne olacak merak ediyorum, hayır çok şükür idare ediyoruz ama biraz desteğe ihtiyacım var.
7. Rahatsız ediyorum ama çok ihtiyacım var sana, başın çok kalabalık biliyorum ama benimle de bağlantın olduğunu bilmek iyi geliyor.
8. Merhaba ben tövbe etmek için aradım, geçen gün biri hakkında; o pis alkolik ondan kocası boşadı onu demiştim, çok ayıp halbuki insanın başına her an her şey gelebiliyor, çok üzgünüm.
9. Selam, ben bir pişmanlık için daha aramıştım geçen gün annem saçımı boyamadı diye çok bağırmıştım, gerçi biraz onun suçu ama biraz. Ben çok bağırdım kayıtlara geçtiyse özür dilemek istiyorum. Ben onu çok seviyorum. Mümkün olduğunca yanımda kalsın olur mu?
10. Merhaba ben bir arkadaşım için arıyorum, Gamze, sen de tanırsın. Bugünlerde umudunu yitirdi, kötü şeyler üst üste geldi, yanlış anlama isyan değilde hani arada bir ona iyi şeyler de denk gelirse daha mutlu olurum, çünkü sen de biliyorsun mutlu olmayı fazlasıyla hak ediyor. ilahi adalet diye bir şey varmış orada mümkünse bu dünyada da görebilir miyiz biraz diye meraktayız? Çok sevdiğin birini üzen insanların canını acıtırsam günahta indirime giriyor mu?

6 Şubat 2009 Cuma

pembe - mor

Bir tane boyama kitabı alırsın oyuncak dükkanından, bir kutu da boya, sonra başlarsın filleri ve ayıları boyamaya ve diğer tüm içi boş şekilleri. Sonra pembenin üstüne mor olur mu kırmızı yanına sarı koyayım aman sarının yanına lacivert gelmesin diye başlarsın ciddi ciddi uğraşmaya. Rahatlarsın bir süre sonra, tek derdin filin kuyruğunu taşırmadan boyamaya çalışmaktır. En sonunda farkedersin ki sende içi boş bir şekil gibisin, ister fil ister civciv, tek umudunsa seninde içinin boyanmasıdır, sabrını taşırmadan...